BUCA COĞRAFYASI'NIN TARİHSEL DEĞİŞİMİ
- Önsöz -
Bu çalışmada Kozağaç'tan Tıngırtepe'ye ve Tınaztepe'den Kızılçullu su kemerlerine kadar olan ve Buca Ovası (Rumca: Kambos) olarak tanımlayabileceğimiz bölgenin, haritalar yardımıyla tarihsel değişiminin bir canlandırmasının yapılması hedeflenmiştir. Haritalardaki bölgelerin ayrıntılı bir şekilde ele alınmasından ziyade; akarsular, yerleşim bölgeleri, yollar ve bazı bilinen arazilerin değişimleri ön plana çıkartılarak, bölgenin coğrafi değişimine vurgu yapılmak istenmiştir.
Buca ile ilgili kaynaklar incelenerek, hata payının en aza indirilmesi için çaba gösterilmiş de olsa, elbette haritalar üzerinde bilgi eksikliğinden kaynaklanan ufak hatalar olması da muhtemeldir. Unutmamak gerekir ki, zaman açısından daha geriye gidildikçe, Buca'nın yerleşim sınırlarının tam olarak nereye denk geldiğinin tahmin edilmesi güçleşmektedir. Bundan dolayı da bazı sınırlar, kaynaklardan edinilen bilgiler çerçevesinde, olabildiğince doğru bir şekilde çizilmeye çalışılmıştır.
- 1600'lü yıllar -
Buca'nın tarih sahnesine girişi 1600'lü yıllara denk gelmektedir. Buca'da 17. yüzyıldan önce düzenli bir yerleşim birimi olduğuna dair bir kanıta ulaşılamamıştır. Hilda Voltera Barff, İzmir Anglikan Kilisesi tarafından yayınlanan ''the Candlesticks'' isimli dergideki yazısında Buca'nın Flemenkçe bir kitapta ''ağaç ve akarsulardan oluşan bir yer'' olarak tanımlandığını belirtmiştir. 17. yüzyılda yaşamış ünlü gezgin Evliya Çelebi de Buca'dan şöyle bahsetmiştir: ''bu köye vardım ki, sanki dünya üzerinde bir cennet mekanıdır. Uzun sarımtırak çekirdeksiz üzümlerini yedik, soğuk pınarlarından içtik, zevk ehli İzmirli dostlara rastladık. Bir güzel peykede çüş eylerlerdi.'' Buradan da anlaşılabileceği üzere o dönemde Buca, çevresindeki tepelerden gelen sularla cömert bir şekilde beslenen, su kaynakları bol bir bölgedir.
Buca'nın nüfusu ise Rumlardan oluşmaktadır. Buca'yı kuranların da Rumlar olduğu aşikardır. İzmir'deki Fransız Konsolosluğu'nun 1688 tarihli diplomatik belgelerinde de Buca'dan bir Hıristiyan köyü olarak bahsedilmektedir. Bu dönemde Avrupalı ailelerin Buca'da bulunma ihtimali düşük gözükmektedir. Buca muhtemelen bu dönemde, tamamen Rumlardan oluşan 1,000-2,000 nüfusa sahip küçük bir köydü.
Günümüzde Şirinyer olarak bilinen ve o dönem Paradiso olarak adlandırılan bölgede ise muhtemelen düzenli bir yerleşim bulunmamaktaydı. Buca Ovası o dönem büyük oranda el değmemiş durumdaydı ve arazilerin çoğu devlete aitti.
- 1700'lü yıllar -
Buca'nın 18. yüzyıldan itibaren gelişmeye başladığı aşikardır. Buca köyü Avrupalı aileler tarafından bir sayfiye yeri olarak tercih edilmeye başlanmıştır. Bu dönemde Mora Yarımadası başta olmak üzere Buca'ya Rum nüfusun gelmeye devam ettiği görülmektedir. Bu dönemde Buca'daki Rum mahallesi genişlemeye başlamıştır. Kararas'a göre de, Buca'nın mahalleleri bu dönemde şekillenmeye başlamıştır. Avrupalı aileler ise Buca'da geniş mülkler satın almaya başlamışlardır. Bu dönemde De Hochepied, Maltass, Gout ve Werry ailelerinin Buca'da geniş mülklere sahip oldukları bilinmektedir ve muhtemelen bu ailelere o dönemde pek çok başka aile de eşlik etmekteydi. Teodoris Kontaras'a göre ise İngiliz aileler Buca'da 18. yüzyılın sonundan itibaren yaşamaya başlamışlardır.
Paradiso'da ise bu dönemde su değirmenlerine rastlanmaktadır. Bu da bu bölgede düzenli bir yerleşim olma ihtimalini arttırmaktadır. Yine de bu yönde bir kanıta ulaşılamamıştır. Bunun yanında Buca Ovası halen büyük oranda el değmemiş durumdadır.
- 1800 - 1850 arası -
Buca'nın nüfus olarak artışı bu dönemde hızlanmıştır. Pek çok Avrupalı aile Buca'ya yerleşmiştir. Bazıları ise kalıcı olarak olmasa bile sayfiye amacıyla Buca'da evler satın almışlardır. Baltazzi, De Jongh, Rees gibi ünlü Buca ailelerinin gelişi de bu döneme denk gelmektedir. Kararas'a göre bu dönemde Buca'da 500 Katolik yaşamaktadır. Bu sayıya Protestanların da eklenmesiyle beraber, sadece Batılı nüfusun 1,000 kişiyi rahatlıkla geçtiği söylenebilir. Rum nüfus da Buca'ya gelmeye devam etmiştir.
Bu dönemde Katolik ve Protestan toplulukların artan nüfusları dolayısıyla dini ibadetlerini gerçekleştirmeleri güçleşmiştir. Bunun sonucunda da iki topluluk da kendi kiliselerini inşa etme yoluna gitmiştir.
Buca'nın yerleşim sınırları da genişlemekte ve aşağı ve yukarı mahalleler iyice şekillenmektedir. Yukarı mahalle tamamen Rum nüfusa sahiptir. Aşağı mahallede ise Katolik Kilisesi çevresinde yoğun bir Avrupalı nüfusa rastlanmaktır.
Bu dönemde Paradiso'da düzenli bir yerleşim birimi olması ihtimali kuvvetlidir. Böyle bir yerleşim varsa da nüfusu muhtemelen 200-300 kişiden fazla değildir. Paradiso büyük oranda bahçelerden oluşan bir yer olmaya devam etmiştir.
- 1850 - 1900 arası -
19. yüzyılın ikinci yarısında Buca'ya tren yolunun gelmesiyle beraber, Buca'ya göç de hızlanmıştır. Özellikle İngiliz nüfus Buca'da çok ciddi bir şekilde artmış ve Avrupalı aileler arasında çoğunluk konumuna yükselmiştir. Elbette bunda bir İngiliz şirketi olan Aydın-İzmir Demiryolu'nun çok büyük payı olmuştur. Bu dönemde Hollandalı nüfus nedeni bilinmeyen bir şekilde azalmış, İtalyan ve Fransız nüfus ise İngilizlere oranla çok daha az olsa da artış göstermiştir. Bu topluluklara ilk defa olmak üzere Ermeni, Musevi ve Müslüman nüfus eklenmekte ve Buca bu dönemde nüfus çeşitliliği açısından iyice zenginleşmektedir. Tüm bu göçlere rağmen, Rumlar Buca'nın nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturmaya devam etmiştir.
Buca'nın mahalleleri genişlemeye devam etmektedir. İstasyon civarındaki yapılaşma artmakta ve aşağı mahalle güneye doğru genişlemektedir. Yukarı mahallede de Tıngırtepe yönüne doğru bir Türk mahallesi kurulmaktadır. Bunun yanında Buca'nın yukarı mahallesinde bir de Çerkes mahallesi vardır.
Paradiso'da at yarışları yapılması için bir hipodromun kurulması da bu döneme denk gelmiştir. Bunun sonucunda da Paradiso bölgesi değer kazanmıştır. Paradiso'da geniş bahçelere sahip evlerin inşa edilmesi ve düzenli bir yerleşim kurulması da bu döneme denk gelmektedir. Yine de Paradiso'nun nüfusu bu dönemde de köy denilemeyecek kadar az sayıda kalmaya devam etmiştir.
- 1900 - 1922 arası -
Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük oranda toprak kaybetmesiyle beraber, Buca'ya Rum nüfusun göçünün artmaya devam ettiği söylenebilir. Yunanistan'ın genişlemeye devam etmesi, bölgedeki Rumlara güven vermekte ve Rumlar, İzmir ve çevresinde olduğu gibi Buca'da da geleceğe yönelik pek çok girişim yapmaktadırlar. Buca'da tiyatro, kafe gibi sosyal aktivite alanları açılmaktadır. Artan nüfusun ihtiyacını karşılamak amacıyla 1903 yılında yeni bir ortodoks kilise açılmıştır. Avrupalı ailelerin de Buca'dan arazi alımları devam etmektedir. Rees, De Jongh, Forbes gibi ünlü köşkler bu dönemde, geniş araziler üzerine inşa edilmektedir. Buca'nın hemen kuzeyinde, Tıngırtepe eteklerinde Rumların kurduğu bir köy vardır ve adı Pontikohori köyüdür. Günümüze kadar adı taşınmıştır ve bugün Sıçanköy olarak bilinmektedir.
Paradiso köyü düzenli bir yerleşim haline gelmiştir. Bu dönemde Amerikan Koleji'nin kurulması Paradiso'nun çehresini değiştirmiştir. Bunun yanında yakınında Rum nüfusa sahip İlyas Peygamber köyü kurulmuştur. Kozağaç, Çamlık başta olmak üzere pek çok yer, mesire alanı haline gelmiştir. Bu dönem için Buca'nın en canlı dönemi denebilir ki, Buca bu canlılığa 1970'li yıllara kadar bir daha kavuşamayacaktır.
- 1922 - 1950 arası -
Türk Bağımsızlık Savaşı'ndan sonra Rumların Buca'dan tamamen ayrılması sonrası, Buca'da ticaret başta olmak üzere ekonomik düzen tamamen değişmiştir. Avrupalı ailelerle güçlü bağları olan ve ticaret hayatında da önemli etkiye sahip Rumların gidişi sonrasında, Buca'da kalan Avrupalı aileler onların yerini dolduracak kalifiye insan kaynağı bulmakta büyük zorluk çekmişlerdir. Ayrıca Balkan coğrafyasından gelen Müslüman göçmenler Bucalı Rumlar gibi bölgenin tarımsal yöntemlerini bilmiyorlardı. Bundan dolayı hem ticaret hem de tarım açısından bölgenin ekonomisi büyük değişikliklere uğramıştır.
1950'lere kadar Buca'da büyük bir değişim olmayacaktır. Rumların aşağı ve yukarı mahalleleri aynı şekilde, Buca'ya gelen Müslüman göçmenler tarafından kullanılmaya devam etmiştir. Tren hattı, Buca için hayati öneme sahip olmaya devam etmektedir ve İstasyon Caddesi de halen Buca'nın en önemli caddesidir. Avrupalılara ait eski geniş araziler ya devlete geçmiştir ya da eski sahiplerinin elinden çıkarak, başka aileler tarafından kullanılmıştır.
Kızılçullu (Rumca: Paradiso) da Buca gibi büyük bir değişime uğramadan küçük bir köy olmaya devam etmiştir. İlyas Peygamber Manastırı karşısında da irili ufaklı meskenler yapıldığı görülmektedir.
- 1950 - 1960 arası -
Buca'nın yukarı ve aşağı mahalleleri büyük oranda aynı kalmakla birlikte, yukarı mahallesi Tıngırtepe yönüne doğru ve kuzeye genişlemektedir. Aşağı mahalle ise istasyonun aşağısına doğru ve batıya doğru genişlemektedir. Buca'nın güneyindeki hafif yükseltili bir tepe üzerine Zeytintepe mahallesi kurulmuştur. Ayrıca, Kızılçullu'daki eski Amerikan Koleji'nin NATO'ya devredilmesiyle beraber, Kızılçullu'da yeni bir döneme girilecek ve Kızılçullu on senelik bir süre içerisinde hızlı bir şekilde büyümeye başlayacaktır.
Bu yıllarda Buca'ya Arnavutluk, Yugoslavya ve Bulgaristan'dan göçler gelmeye devam etmiştir. Bu göçlerle beraber Müslüman nüfus Buca'nın büyük bölümünü oluşturmaya başlamış ve gayrimüslim nüfus hızla azalmıştır.
Bu dönemde ayrıca Buca ile Kızılçullu'nun arasına 1953'te İşçievleri, 1954'te ise cezaevi yapılmaya başlanmıştır.
Bu yazı atalarimizintopraklari.com tarafından oluşturulmuştur. Tüm hakları saklıdır. Bu yazının tamamı ya da bir kısmı kitap, dergi ve gazetelerde kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
- Kaynakça -
sepik.net/o-boutzas-tis-smirnis/
levantineheritage.com/note132.htm
Candlesticks, Vol I, no. 6 - Boudja Past and Present, Hilda Voltera Barff, 1951-52 Winter
Buca, Nikos Kararas, 1962