İzmir'in işgalden kurtuluşundan sonra 10 Eylül'de, Türk Ordusu ve karışıklığı fırsat bilip ordudan ayrı hareket eden bazı çeteler, Kızılçullu'ya yönelirler. Esas korkulan düzenli Türk Ordusu değil, yağmaya karışan düzensiz çetelerdir. Kızılçullu ve Buca henüz kontrol altına alınmamıştır. Buca'dan pek çok Levanten ve Rum ayrılmış olsa da, De Jongh ailesinin bazı fertleri Buca'da güvende olacaklarını düşünmüşlerdir.
Edward De Jongh anılarında büyükbabasının güvenlik için oğlu Henry'e büyük eve taşınmalarını söylediğini belirtmektedir. Edward'a göre, Türk çetelerinin yaklaşması ile büyükbabası çiftliği terkedip, eve gitmelerini ister. Eve ulaşan De Jongh ailesi hızla evdeki eşyalarını toplamaya girişirler. İki gün boyunca evde kalırlar. 10 Eylül'de Buca'ya giren düzensiz çeteler bir Rum kızını ele geçirirler. Rum kızı, De Jongh ailesinin evinde hizmetli olarak çalışmaktadır. Oscar De Jongh ve eşi Cleo De Jongh genç kızı kurtarmaya çalışırken öldürülürler. Bunun üzerine Edward'ın büyük babası tüm ailenin Türkiye'yi terketmesi gerektiğine karar verir. İzmir Yangını çıkmadan iki gün önce de Malta'ya giderler.
De Jongh ailesinin ölümü ile ilgili Amerikan Koleji Başkanı Alexander Machlachlan da anılarında bahsetmektedir. Kızılçullu'daki çatışmadan sonra Buca'ya doğru yola çıkan Machlachlan, Buca'ya girdiğinde büyük bir sessizlik olduğundan bahseder. Sonradan Yunan Yetimhanesi'ne doğru yönelir. Bu sırada otuz yıldır tanıdığı De Jongh çiftinin cansız bedenlerini görür. Machlachlan'a göre Türk kuvvetleri Buca'da yukarı mahallede devriye atarken silah sesi duyulur ve karşılık verirler. Bu sırada bazı Rum sivillerin yanı sıra orada bulunan De Jongh çifti de hayatını kaybeder.
İngilizce söyleşilerden Türkçe'ye çevrilmiştir:
http://levantineheritage.com/testi21.htm
http://www.levantineheritage.com/note14.htm